Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer top oynarken
Eski hamam içinde
Horozlar tellal iken
Pireler hamal iken
Ben anamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken,
Sonbaharda sararan yazın yeşeren güzel yapraklı ağaçların bulunduğu, ağustos böceklerinin müzik şöleni sunduğu, yağmur sonraları kırlangıçların gökkuşağını yere indirdiği bir köy varmış. Bu köyün ortasında kralın ve maiyetinin yaşadığı göl evleri bulunurmuş.
Bizim kralın bakanları okyanus serinliğine, çam ağacı kokusunun ferahlığına sürükleyen kendinden sürmeli alaca gözleri varmış. Saçları sancak gibi beline kadar dalgalanır, iki denizkızı parlaklığı göz alan bu siyah saçları güneş gözlükleriyle tararmış.
Kral ipekten elbiseler, zümrütten bileklikler, tavus kuşunun tüylerinden taç yaptırmaya bayılırmış. Öyle yakışıklıymış ki, kimse onun ışıltısına dayanamaz, ancak gece olunca huzuruna çıkarlarmış.
Bu kral, berrak mı berrak bu gölün sularında kendine bakmaya doyamazmış. Sabahın erken saatlerini hep göl kenarında geçirirmiş. O sonbahar bereketiyle gelmiş, göl öyle çok balık dolmuş ki yakışıklı kral suda kendi yansımasını göremez olmuş. Bu işe çok kızmış. Öyle hiddetlenmiş öyle hiddetlenmiş ki sesinin çıkardığı titreşimler göl evinin duvarlarını sarsmış. Dünyanın dört bir yanından gelen ressamların yaptığı portreleri yere düşmüş.
Bu hiddet toprağa da karışmış, ekinler küsmüş. Buğdaylar, elmalar, yediveren güller yetişmez olmuş. Bizim yakışıklı kral yaverlerine bütün balıkların gölden toplatılmasını emretmiş. Aslında bu işin balıkçıları çok kızdıracağını biliyorlarmış ama korkudan ses edememişler, denileni yapmışlar. Kral yine sabahları gölde kendi yansımasını izlemeye başlamış. Ama balıkların toplatılması suyu çok kızdırmış, günden güne bulanıklaşan suda kral yansımasını göremez olmuş.
O günden sonra işler daha da kötüye gitmiş. Karnını doyuramayan halk, başka köylere göç etmiş. Burası da kuş uçmaz kervan geçmez bir yere dönüşmüş. Göl evinde sadece kral ve iki soytarısı kalmış. Kral günlerini odasında, aynadan yaptırdığı duvarlar arasında geçirmeye başlamış. Günler geçtikçe kral biraz daha aklını yitirmeye başlamış. Artık hangi yansıması kendisi, bilmiyormuş.